31 Aralık 2010

OFTALMİK SORU-RETİNANIN VASKÜLER HASTALIKLARI

VASKÜLER RETİNA HASTALIKLARI
Soru 627
LASER ve oküler pigmentlerle ilgili olarak hnagisi yanlıştır?
A- Melanin esas olarak koroid ve RPE hücrelerinde bulunur.
B- Hemoglobin en iyi Argon LASER enerjisini absorbe eder.
C- Xantofil sarı renklidir.
D- Xantofil pigmenti özellikle optik disk etrafında yoğundur.
E- Xantofil pigmenti mavi Argon LASER ile etkileşime girer.

Doğru cevap D seçeneğidir. Xantofil pigmenti maküla civarında yoğun olarak bulunur.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 464

Soru 628
Retina LASER fotokoagülasyonda kullanılan LASER tipleri için yanlış olan ifade hangisidir?
A- Diod LASER kızılötesi ışık yayar.
B- Mavi argon LASER maküla tedavilerinde özellikle tercih edilir.
C- Yeşil argon LASER xantofil tarafından absorbe edilmez.
D- Kripton sarısı LASER 577 nm dalga boynda ışık yayar.
E- Kripton sarısı özellikle kırmızı lezyonları koagüle eder.

Doğru cevap B seçeneğidir. LASER seçilirken optimum dalga boyu hedef dokunun absorbsiyon spektrumuna bağlıdır. Argon LASER 488-515 nm dalga boyunda olup mavi-yeşil ışık yayılımı yapar. %70 mavi ve %30 yeşil ışıktan oluşmuştur. Retinada bulunan her 3 pigment tarafından da absorbe edilir. Mavi ışık xantofil ile etkileşime girdiğinden maküla tedavilerinde tercih edilmez. Yeşil ışık ise diğer 2 pigmentler tarafından iyi absorbe eldilirken, xantofil tarafından absorbe edilmediğinden (yani yanık oluşturmadığından) maküla yakınlarına uygulanacak LASER tedavilerinde tercih edilir. Kripton sarısı ise 577 nm dalga boyunda ışık yayar. Özellikle kırmızı lezyonları koagüle eder. Diod LASER ise 780-950 nm dalgaboyunda kızılötesi ışık yayar.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 464

Soru 629
LASER fotokoagülasyon için hangisi yanlıştır?
A- En sık yarıklı lamba üzerinden kantakt lens takılarak uygulanır.
B- Bir odaklayıcı lens eşliğinde indirekt oftalmoskop en sık olarak prematüre retinopatisi tedavisinde kullanılır.
C- Tedavi makülaya yaklaştıkça spot boyutu azaltılır.
D- Goldmann lensi spot büyüklüğnde önemli bir değişim yapmaz.
E- Hiperpigmente funduslarda daha fazla enerji kullanılır.

Doğru cevap E seçeneğidir. Hiperpigmente funduslarda enerji azaltılır.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 464

Soru 630
LASER fotokoagülasyon tedavisinin komplikasyonu olmayan hangisidir?
A- Niktalopi
B- Hemeralopi
C- İris yanıkları
D- Vitreus hemorajisi
E- Maküler yanık

Doğru cevap B seçeneğidir. Hemeralopi (gündüz körlüğü) özellikle kon distrofisnde görülür. Niktalopi, iris yanıkları, vitreus hemorajisi, koroidal hemoraji, görme alanında konsantrik daralma, fibröz doku kontraksiyonu, koroidal effüzyon görülebilir. Maküler etkilenme 4 şekilde meydana gelir. Yaygın PRF’a bağlı maküler ödem (geçici), temporal perifer tedavi edilirken görülen foveal yanık, maküler pucker ve dağınık (spil-over) foveal nedbelenme şeklindedirler.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 464

Soru 631
Diyabetik retinopati gelişimi için e önemli risk faktörü hangisidir?
A- Diyabetin süresi
B- Metabolik kontrol
C- Gebelikte DM olması
D- Hipertansiyon ile birlikte DM olması
E- Hiperlipidemi ile birlikte DM olması

Doğru cevap A seçeneğidir. DR risk faktörleri; Diyabetin süresi, en önemli faktör olup ilk 5 yıl ve prepubertal dönemde gelişmez. Tip 2 diyabetiklerin %5’i ilk tanıyı göz kliniklerinde alır. Metabolik kontrol, DR gelişimini önlemese de ortaya çıkışını geciktirir. Çok sıkı tedavilerle de DR hızlanabilir. Diğer faktörler (bunlar seyrini ağırlaştırır.); Gebelik (beraberinde preeklampsi varsa daha ağırlaşır), Hipertansiyon (proliferatif DR için önemlidir), renal hastalık (ağır ise DR’yi ağırlaştırır. Renal transplantasyon ise DR progresyonuna faydalı olabilir.) Diğer olumsuz faktörler: şişmanlık, hiperlipidemi, tütün, anemi
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 465

Soru 632
Hangisi diyabetik retinopati patogenezinde önemli olan mkrovasküler oklüzyona katkıda bulunmaz?
A- Bazal memran kalınlaşması
B- Endotel hasarı
C- Endotel proliferasyonu
D- Eritrosit deformasyonu
E- Trombosit sayısında azalma

Doğru cevap E seçeneğidir. DR patogenezinde mikrovasküler oklüzyon ve sızıntıya bağlı sorunlar gelişir. Mikrovasküler oklüzyon patogenezinde kapiller değişiklikler (BM kalınlaşması, endotel hasarı ve proliferasyon), eritrosit deformasyonu (oksijen taşınımı bozulur) ve trombositlere bağlı adhezyon ve agregasyon artışı yer alır. Kapiller oklüzyon sonucu iskemi gelişir. Önce orta-perifer retina kapanır. Hipoksi sonucunda iki önemli etki meydana gelir; Kapiller oklüzyon (silinme) sonucu arteriovenöz shuntlar (IRMA) ve neovaskülarizasyon. (hipoksi sonucu salınan VEGF gibi maddeler ile retina ve iriste vasküler proliferasyon)
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 465-6

Soru 633
Hangisi diyabetik retinopati patogenezinde önemli olan mkrovasküler sızıntı için yanlıştır?
A- Temelinde perisit sayısında azalma vardır.
B- İç kan retina bariyeri bozulmuştur.
C- İntraretinal hemoraji gelişebilir.
D- Sert eksüdalar zamanla rezorbe olabilir.
E- Sert eksüdalar lipofucsinden oluşmuştur.

Doğru cevap E seçeneğidir. Mikrovasküler sızıntı patogenezinde perisit sayısında azalma yer alır. Normalde iç kan-retina bariyerini oluşturan endotel hücrelerinden her birine 1 perisit düşerken DR’de perisitler azalmıştır. Bu azalma ile damar duvarı zaafa uğrar ve anevrizmalar ve sızıntılar gelişir. Vasküler permablite artışı sonucu ya intraretinal hemoraji ya da retinal ödem gelişir. Diffüz ödem ileri derecede kapiller dilatasyon ve sızıntıya sekonder gelişir. Kronikleşmiş lokalize ödem ise sağlıklı retina ile ayrılma hattında sert eksüda birikmesine yol açar. Bunlar lipid ve lipoprotein ile dolu makrofajlardan meydana gelir. Bunlar sızıntı kesilirse aylar yıllar sonra rezorbe olabilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 466

Soru 634
Basit arka plan diyabetik retinopatide klinik olarak ilk olarak hangisi tespit edilebilir?
A- İntraretinal hemorajiler
B- Sert eksüdalar
C- IRMA
D- Mikroanevrizmalar
E- Retinal ödem

Doğru cevap D seçeneğidir. Basit arka plan diyabetik retinopaitide görülen mikroanevrizmalar iç nükleer tabakada bulunurlar ve DR’nin klinik yönden tespit edilebilir ilk lezyolarıdır. Genelde maküla temporalinde bulunurlar. Nokta hemorajilerle ayrılmalıdırlar.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 467

Soru 635
Basit arka plan diyabetik retinopati için hangisi yanlıştır?
A- Klinik yönden ilk tespit edilen lezyonlar mikroanevrizmalardır.
B- Sert eksüdalar sinir lifleri katında yerleşmiştir.
C- Sert eksüdaların merkeznde genellikle mikroanevrizma bulunur.
D- İntraretinal hemorajiler kapiller venöz sonlanmalardan köken alır.
E- Retinal ödem başlangıçta dış pleksiform ve iç nükleer tabakalar arasındadır.

Doğru cevap B seçeneğidir. Basit arka plan diyabetik retinopatide 4 önmeli lezyo görülür. Bunlar mikroanevrizmalar, intraretinal hemorajler, retinal ödem ve sert eksüdalardır. Bunlardan klinik yönden ilk tespit olunanı mikroanevrizmalardır. Sert eksüdalar iç pleksiform ve iç nükleer tabaka arasında olup keskin kenarlı mum şeklinde lezyonlardır. Sert eksüda halkalarının merkezinde genelde mikroanevrizmalar bulunur. Zamanla sayıları artabilir. Retinal ödem başlangıçta dış pleksiform ve iç nükleer tabakalar arasında sonra zamanla iç pleksiform ve RSLT’da gelişir. Foveada gelişirse kistoid hal alabilir. Retinal ödem klinik olarak RPE ve koroidi görünmez hale getirecek derecede retinal kalınlaşmayla karakterizedir. En iyi +78 D lens ile görülür. Klinik olarak anlamlı maküler ödem yoksa tedavi gerektirmez. Ama yıllık kontroller şarttır. İntraretinal hemorajiler kapiller venöz sonlanmalardan köken alırlar. Nokta veya leke tarzıdır. Daha yüzeydeki prekapiller hemorajiler ise RSLT’nın seyrini izler.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 467

Soru 636
Maküler ödem ile ilgili olarak yanlış olan ifade hangisidir?
A- Tip 2 diyabetiklerde görme azalmasının en sık sebebidir.
B- Fokal makülopati perifoveal alana afinite gösterir.
C- Diffüz makülopatide KMÖ sık görülür.
D- İskemik makülopatide görme keskinliği iskemi şiddetiyle doğru orantlıdır.
E- İskemik makülopatide maküla normale yakın görünümde olabilir.

Doğru cevap D seçeneğidir. Foveanın ödem ve/ya sert eksüdalar tarafından tutulması tip 2 diyabetiklerde görme azalmasının en sık nedenidir. Maküler ödem çeşitli şekillerde olabilir. Fokal makülopati halka şeklinde sert eksüdalarla beraber bulunan sınırları belirgin sızdırma alanlarıyla karakterizedir. Perifoveal alana afinitesi vardır ve sızdıran mikroanevrizmalarla beraber bulunur. Diffüz makülopatide dilate kapillerlerden diffüz sızıntı olur. KMÖ sık bir bulgudur. Ağır vakalarda diffüz retinal kalınlaşmaya bağlı olarak makülanın yeri bile bulunmayabilir. İskemik makülopatide makülanın nispeten normal görünümü eşliğinde azalmış göme keskinliği bulumaktadır. Kapsadığı alan FFA ile ortaya konabilir. İskemi şiddeti ve göme keskinliği korole değildir. Mikst makülopatide ise diffüz maküler ödem ve maküler iskemi birliktedir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 469

Soru 637
Hangisi klinik yönden anlamlı olmayan bir maküla ödemidir?
A- Fovea merkezine 200 µ mesafede retinal ödem
B- Fovea merkezine 400 µ mesafede olup komşuluğunda foveal merkeze 1000 µ mesafede 300 µ çapında retinal kalınlaşma bulunan sert eksüda
C- Kenar kısmı fovea merkezine 1000 µ mesafede bulunan 1500 µ çapında retinal ödem
D- Fovea merkezine 1000 µ mesafede ve 500 µ çapında olup komşuluğunda 1500 µ çapında sert eksüda bulunan retinal ödem
E- fovea merkezine 400 µ mesafede bulunan 500 µ çapında retinal ödem

Doğru cevap D seçeneğidir. Klinik olarak anlamlı maküla ödemi denilebilmesi için şunlardan en az biri olmalıdır; Foveal merkezden 500 µ uzaklık içinde retinal ödem. Komşuluğunda (500 µ‘luk sınırların dışında olsa da) retinal kalınlaşmayla beraber bulunan foveaya 500 µ mesafede yer alan sert eksüdalar. Herhangi bir kısmı fovea merkezine 1 OD çapından daha yakın mesafede bulunan en az 1 OD boyutunda retinal ödem.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 469-70

Soru 638
Diyabetik makülopatide LASER tedavisi için hangisi yanlıştır?
A- Görme seviyesi iyi ise tedavi geciktirilir.
B- FFA’da fovea alanda kapiller tıkanıklık varsa tedavi kontrendikedir.
C- Fokal tedavi sızıntı yapan lezyona direkt uygulanır.
D- Grid tedavi foveal merkeze çok yakın lezyonlarda düşünülür.
E- Maküler ödem çekilmese de en erken 4 ay sonra tedavi tekrarlanır.

Doğru cevap A seçeneğidir. Tedavi görme kaybı riskini %50 oranında azalttığı için klinik olarak anlamlı MÖ bulunan tüm gözler görme seviyesinin önemi olmaksızın tedavi edilmelidir. Yapılacak FFA kötü bir prognoz gösteren ve tedavi için kontrendikasyon olan foveal alandaki kapiller tıkanıklıkları da ortaya koyar. 2 tip yöntem bulunur. Fokal (direkt) ve Grid tedavi. Fokal (direkt) tedavide foveal merkeze 500-3000 µ mesafedeki sert eksüda halkasının merkezindeki anevrizmaya ve sızıntı yapan lezyonlara direkt laser ışını uygulanmasıdır. Daha önce geçirdiği böyle bir tedaviye rağmen hala ödem sebat ediyorsa ve GK 0.5’ten düşükse 300-500 µ arasında bulunan lezyonlarda tedavi edilebilir. Bu durumda süre ve güç düşürülecektir. Grid (ızgara) tedavi ise foveal merkez ve diskin 500 µ’dan daha uzak temporalinde yerleşmiş olan diffüz retinal kalınlaşma için kullanılır. Aralarında 1 yanık kadar boşluk bırakılarak hafif şiddette yanık oluşturulur. Her şeye rağmen fokal tedavi daha öncelikle düşünülmelidir. Hastalarda amaç görmeyi korumak olup sadece hastaların %15’inde görme arttırılabilir. Ödemin çekilmesi 4 ayı bulabileceğinden bu süreden önce yeniden tedavi düşünülmemelidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 470-1

Soru 639
Diyabetik maküla ödeminde kötü prognoz göstermeyen lezyon hangisidir?
A- İskemik tip
B- Kistoid maküler ödem
C- Maküler hol
D- Eksüdatif makülopati
E- Kronik böbrek yetmezliği

Doğru cevap D seçeneğidir. Kötü prognoz gösterenler; iskemik makülopati, KMÖ, lameller maküler delik, foveal eksüda, KBY.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 472

Soru 640
Preproliferatif diyabetik retinopati için tipik olmayan hangisidir?
A- Venöz tespihlenme
B- Cotton-wool spotlar
C- Vitreus içine hemoraji
D- İntraretinal mikroanomaliler
E- Dark blot hemorajler

Doğru cevap C seçeneğidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 472-3

Soru 641
Preproliferatif diyabetik retinopati için hangisi yanlıştır?
A- Tüm lezyonların sebebi iskemidir.
B- Cotton-wool spotların oluşma sebebi sinir lifleri katındaki prekapiller arteriollerin tıkanmasıdır.
C- Dark blot hemorajiler aslında hemorajik retina infarktlarıdır.
D- İntraretinal mikroanomaliler yaygın sızıntı alanları oluştururlar.
E- Diğer gözünü proliferatif diyabetik retinopati nedeniyle kaybetmiş bir hastada LASER fotokoagülasyon endikedir.

Doğru cevap D seçeneğidir. Preproliferatif DR’de görülen tüm lezyonların sebebi iskemidir. Bu lezyonlar vasküler değişiklikler (tespihlenme, urveleşme, parmak sucuk şekilli segmentasyon tarzında venöz dilatasyonlar, arteiollerde daralma ve silinme), cotton wool spotlar (sebebi RSLT’da prekapiller arteriollerin tıkanmasıdır. İskemi sonucu aksoplazmik akım durur ve taşınmakta olan materyal aksonlar içinde birikir), dark blot hemorajiler (hemorajik retina infarktlarıdır), intraretinal mikro anomaliler -IRMA-(sıklıkla kapiller tıkanma sahalarının bitişiğinde görülür. Klinik olarak düz görünümlü NV’lara benzer. Ayırıcı tanıda intraretinal lokalize oluşları, FFA’da sızıntı göstermeyişleri ve retinanın büyük damarlarını çaprazlamayışları önemlidir) preprolferatif lezyonlar ileride proliferatif değişiklikler gösterebileceklerinden izlenirler. Diğer gözünü proliferatif DR nedeniyle kaybetmiş hastalar ve takibe gelemeyecek hastalar dışında PRF gereksizdir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 472-3

Soru 642
Proliferatif diyabetik retinopatinin temel lezyonu hangisidir?
A- Neovaskülarizasyonlar
B- Vitreus içine hemorajiler
C- Retina hemorajileri
D- İntraretina mikroanomaliler
E- Cotton-wool spotlar

Doğru cevap A seçeneğidir. Neovaskülarizasyonlar ana lezyon olduğu gibi gelişen diğer komplikasyonların da temelinde yer alır.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 474

Soru 643
Diyabetik retinopatide neovaskülarizasyonlar için yanlış olan bilgi hangisidir?
A- Papilada neovaskülarizasyon gelişimi için retinanın en azından 1/4‘ünde iskemi gelişmiş olması gerekir.
B- Neovaskülarizasyonun şideti papilla çapı ile derecelendirilir.
C- Papilla üzerindeki neovaskülarizasyonların kanama eğilimi daha düşüktür.
D- Fibrozis miktarı fazla ise traksiyonel dekolman riski fazladır.
E- İnternal limitan membran papilla üzerinde bulunmaz.

Doğru cevap C seçeneğidir. Tüm diyabetik retinopati bulunan hastaların %5-10’luk kısmında görülen proliferatif retinopati, DM tip 2 hastalarında 30 yıl içinde %60 gelişmektedir. Neovaskülarizasyon temel özelliği olup papilla üzerinde neovaskülarizasyon gelişmeden önce tüm retinanın 1/4’ünden fazlasında iskemi gelişmiş olması gerekir. Ayrıca papilla üzerinde internal limitan membran olmayışı burada neovaskülarizasyon gelişimini kolaylaştırır. neovaskülarizasyon başlangıcı venüllerden doğan endotelyal proliferasyonlar şeklindedir. Zamanla internal limitan membranı geçerek retina ve büyümeleri için zemin olarak kullandıkları arka vitreus korteksine uzanırlar. Neovaskülarizasyon şiddeti papilla çapı ile derecelendirilir. Ayrıca zeminden kabarık olup olmadıkları da önemlidir. Papilla üzerindeki NV’lar daha fazla kanama eğilimindedir. Neovaskülarizasyondaki fibrovasküler özellik traksiyonel retina dekolmanı riskini arttırdığı için önemlidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 474

Soru 644
Hangisi diyabetik proliferatif retinopatide yüksek riskli bir gözdür? (NVD: disk neovaskülarizasyonu, NVE: retinal neovaskülarizasyon)

A- 1/2 optik disk alanı NVD
B- Vitre içi hemoraji
C- 2 optik disk alanı boyutunda NVE
D- Preretinal hemoraji
E- 1/2 optik disk alanı NVE ve preretinal hemoraji

Doğru cevap A seçeneğidir. Yüksek riskli lezyonlar; en az 1/3 optik disk alanına sahip NVD, 1/3’ten daha az optik disk alanına sahip NVD ve VİH veya preretinal hemoraji varlığı, 1 diskten daha fazla alana sahip NVE ile beraber VİH veya preretinal hemoraji varlığı.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 475

Soru 645
Proliferatif diyabetik retinopati komplikasyonları için yanlış olan ifade hangisidir?
A- Yeni damarlara bağlı olarak persistan vitreus içi hemoraji gelişebilir.
B- Traksiyonel retina dekolmanı erken döenmde makülaya uzanır.
C- Temporal arkadlarda opak membrnlar gelişir.
D- Ağır iskemi durumunda rubeozis iridis gelişir.
E- Neovasküler glokomun en sık sebeplerindendir.

Doğru cevap B seçeneğidir. Proliferatif diyabetik retinopati komplikasyonları; Persistan Vitreus içi hemoraji (yeni damarlara bağlı), traksiyonel dekolman (uzun süre makülaya uzanmayabilir. Bazan retinoskizisle sonuçlanabilir. Traksiyona bağlı delik oluşursa da regmatojen dekolmana benzer konvex büllöz görünüm gelişir), opak membranlar (inferior ve süperior temporal arkadlarda gelişir. Genellikle makülaya gelen kısımda hol oluşur ve görme çok azalmaz), rubeozis iridis. (sebat eden dekolman ve ağır iskemili gözlerde sıktır) Sönmüş göz evresinde (burnt out stage) fibröz proliferasyonda artış ve vasküler komponentte azalma gelişir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 477

Soru 646
Proliferatif diyabetik retinopatide pars plana vitrektomi için en sık endikasyon hangisidir?
A- Ağır persistan vitreus hemorajisi
B- Makülayı tutan traksiyonel dekolman
C- Kombine traksiyonel ve regmatojen retina dekolmanı
D- İlerleme gösteren fibrovasküler proliferasyon
E- Yoğun persistan premaküler hemoraji

Doğru cevap A seçeneğidir. Proliferatif diyabetik retinopatide en sık PPV endikasyonu ağır persistan vitreus içi hemorajidir. Diğer endikasyonlar; Makülayı tutan traksiyonel dekolman (makülayı tutmuyorsa takip yeterli olur), kombine traksiyonel ve regmatojen dekolman (makülaya ilerleyeceği için acil tedavi edilmelidir), ilerleme gösteren fibrovasküler proliferasyon (yeterli fotokoagülasyona rağmen tip 1 DM’lu bazı gözlerde gelişir), fotokoagülasyonu engelleyecek kadar yoğun vitreus içi hemorajiyle beraber bulunan rubeozis iridis (rubeozis iridisin neovasküler glokoma ilerlemesini önlemek için endofotokoagülasyon ile beraber yapılabilir), yoğun persistan, subhyaloid, prmaküler hemoraji (tedavi yapılmazsa neovasküler membran burayı iskele gibi kullanacağı için gerekir)
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 477-8

Soru 647
Hangisi diyabetik retinopatide uygulanan vitrektomi için iyi prognoz göstergesi değildir?
A- Preoperatif olarak glokom bulunmaması
B- Preoperatif iyi görme keskinliği
C- Minimal katarakt
D- 50 yaş üzeri hastalar
E- Preoperatif olarak fundusun 1/3’üne fotokoagülasyon uygulanmış olması

Doğru cevap D seçeneğidir. İyi prognostikler; preoperatif iyi görme keskinliği, 40 yaş altı hasta, preoperatif dönemde rubeozis veya glokom bulunmaması, minimal katarakt, preoperatif en az fundusun %25’ine fotokoagülasyon yapılmış olması. İlerleyici rubeozis iridis ise başarısızlığa neden olan en sık ön segment komplikasyonudur.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 479

Soru 648
Retinal ven tıkanıklığı için en önemli sistemik risk faktörü hangisidir?
A- DM
B- HT
C- Yaş
D- Kadın cinsiyet
E- Kan diskrazileri

Doğru cevap C seçeneğidir. Retnal ven tıkanıklığ için ileri yaş en önemli sistemik risk faktörüdür. Diğer faktörler; DM ve HT (venin kalınlaşmış bir arter tarafından lamina kribrosa veya çapraz yerlerinde olduğu gibi ortak adventiyaya sahip olduğu bir bölgede kompresyona maruz kaldığı sanılmaktadır), kan diskrazileri (çoğu vakada bulunmaz)
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 479

Soru 649
Retinal ven tıkanıklığı için hangisi bir risk yaratmaz?
A- Kan diskrazileri
B- Okuler hipertansiyon
C- Yüksek myopi
D- PAAG
E- Behçet hastalığında göz tutulumu

Doğru cevap C seçeneğidir. Retinal ven tıkanıklığı için oküler risk faktörleri; GİB yüksekliği (PAAG ve OHT riski arttırır), hipermetropi (mekanizma bilinmiyor. Gençlerde önemlidir), periflebitler (özellikle sarkoidoz ve behçette önemlidir)
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 479-80

Soru 650
Retinal ven dal tıkanıklığıyla ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- En sık 6-8. dekadda ortaya çıkar.
B- İlk belirtisi mikropsidir.
C- Sert eksüdalar görülür.
D- Kistoid maküla ödemi görmeyi tehdit eden önemli bir komplikasyonudur.
E- Tıkanan venin boyutu ve konumu prognozda önemlidir.

Doğru cevap B seçeneğidir. İlk belirtisi görme bozulması, metamorfopsi veya relatif görme alanı defekti olabilir. Görme üzerine en önemli etkiyi gösteren iki komplikasyonu KMÖ ve neovaskülarizasyonlardır. Prognozda en önemli iki nokta ise maküler iskeminin şiddeti ve etkilenen venin boyutu ve lokalizasyonu ile ilişkili olan etkilenen venöz drenaj miktarıdır.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 480-1

Soru 651
Ven dal tıkanıklığında görülen kronik maküler ödem ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- Sebat eden görme kaybının en sık sebebi maküler ödemdir.
B- Kaliteli bir FFA yaklaşık 2 ay sonra çekilebilir.
C- FFA iskemi gösteriyorsa LASER daha erken bir zamana alınmalıdır.
D- Kollateral damarlar üzerine LASER uygulanmaz.
E- 3 ay sonra sebat eden ödem varsa tedavi tekrarlanabilir.

Doğru cevap C seçeneğidir. Kronik maküler ödem dal tıkanıklığı sonrasında sebat eden azalmış görme keskinliğinin en sık sebebidir. İskemik değilse argon laserden fayda görebilir. Kaliteli bir FFA için retina hemorajilerinin temizlenmesi 6-12 hafta beklenir. Maküla iskemikse Argon LASER asla yapılmaz. FFA maküler ödem ve iyi bir perfüzyon gösteriryorsa ve 3 ay sonra bile GK hala 0.5 altında ise fayda görmeme şansı olsa da Argon LASER yapılır. Tedavide kollateraller tedavi edilmeyeceği için FFA’da dikkatli bir şekilde gözlemlenmelidir. Tedavide yanıklar 2 yanık mesafesi aralıklarla Grid paternde uygulanır. Yanıklar kapillersiz bölgenin kenarından daha fazla foveaya yaklaşmamalı ve büyük vasküler arkların periferine de taşmamalıdır. Kontrol 3 ay sonra yapılır. Ödem devam ediyorsa tedavi tekrarlanabilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 481-2

Soru 652
Santral retinal ven oklüzyonunun noniskemik tipi ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- En nadir görülen alt tipidir.
B- Ortaya çıkışı görme azalmasıyla olur.
C- Marcus-Gunn pupillası hafiftir.
D- Hemisferik tutulumda görülebilir.
E- Görme keskinliği 0.3’ten yüksekse prognoz iyidir.

Doğru cevap A seçeneğidir. Santal retinal ven oklüzyonu (SRVO) iskemik, noniskemik ve papilloflebit şeklinde incelenir. Noniskemik SRVO vakaların %75 inden sorumludur. Ortaya çıkışı orta karar görme azalmasıyla olur. Marcus-Gunn pupillası hafif şiddettedir. Santral retinal venin tüm dallarında hafif derecede kıvrım artışı ve dilatasyon, dört kadrana dağılan ve özellikle perifer retinada sık bulunan leke ve alev tarzı hemorajiler görülür. Az sayıda cotton wool spotlar ve hafif derecede maküler ödem ve disk ödemi görülür.(Bu bulgular iskemik ipten çok daha hafiftir.) Bazı vakalarda alt veya üst yarı tutulur diğer yarı sağlam kalabilir. (hemisferik veya hemisantral RVO) FFA’da venöz staza rağmen iyi bir kapiller perfüzyon mevcuttur. Müreakip seyrinde akut belirtiler 6-12 ayda kaybolur. Rezidüel bulgular; disk kollateralleri, epiretinal membran, makülada pigment değişiklikleri olup 4 ay içinde %15, 3 yıl içinde de %35 iskemik tipe dönüşüm görülür. Hemen akabinde iskemik hal almayan vakaların %50’si normale yakın görme keskinliği değerlerine ulaşır. Düşük kalmış görme keskinliğinin ana sebebi KMÖ’dir. Prognoz bir dereceye kadar başlangıç görme değerine de bağlıdır. Eğer görme keskinliği 0.3’ten yüksekse prognoz iyi, 0.1’den kötüyse kötü prognoz sayılır. Bazı gözlerde uygulanan LASER’e bağlı oluşan koryoretinal anatomozlar fayda sağlayabilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 483-4

Soru 653
İskemik tipte santral retinal ven oklüzyonu (SRVO) için hangisi yanlıştır?
A- Görme parmak sayma seviyesine kadar inebilir.
B- Oluşan görme kaybı irreversibldir.
C- Papillada hafif bulgular görülür.
D- 100 gün glokomunun en sık sebeplerindendir.
E- Rubeozis için proflaktik LASER fotokoagülasyon uygulanabilir.

Doğru cevap C seçeneğidir. İskemik tip SRVO şiddetli bir görme azalmasıyla ortaya çıkar.(Parmak sayma seviyelerine bile inebilir.) Belirgin Marcus-Gunn pupillası, ileri derecede kıvrım artışı ve dilatasyon, dört kadrana dağılan, santral ve perifer retinada sık bulunan yaygın leke ve alev tarzı hemorajiler görülür. Az sayıda cotton wool spotlar ve ileri derecede disk ödemi ve hiperemisi görülür. FFA yaygın iskemiyi gösterir. Görme maküla iskemisine bağlı olarak kalıcı şekilde azalmıştır. Rubeozis iridis gözlerin yarısında ilk 4 ayda gelişir. Buna bağlı neovasküler glokom gelişir. (100 gün glokomu) Rubeozis iridisi tespit edebilmek için ilk 6 ay her ay kontroller yapılır. Her muayenede gonyoskopide açıda neovaskülarizasyon aranır. Bulunursa direkt panretinal fotokoagülasyon yapılır. Kontrollere gelemeyecek hastalara rubeozisi önlemek için proflaktik olarakta panretinal fotokoagülasyon yapılabilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 484-6

Soru 654
Papillofilebit ile ilgili olarak hangiis yanlıştır?
A- Gençlerde görülür.
B- Görme sabahları daha kötüdür.
C- Hafif derecede Marcuss-Gunn pupillası görülür.
D- Görme normale yakındır.
E- Disk ödemi baskın bulgudur.

Doğru cevap C seçeneğidir. Nadir görülür ve özellikle gençleri etkiler. Papilla vasküliti ve genç erişkinlerin SRVO gibi adları da vardır. Karakteristik olarak sabahları daha da kötüleşen görme bulanıklığı tariflerler. Pupiller ışık reaksiyonları normaldir. Görme normale yakındır. Cotton wool spotların eşlik ettiği disk ödemi baskın bulgudur. Venöz dilatasyon ve kıvrım artışı vardır. Hemoraji olabilir. Prognoz %80 vakada 0.5 üzeri görme keskinliği ile iyidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 486

Soru 655
Retinal arter tıkanıklığı için yanlış olan hangisidir?
A- En sık sebep embolizasyondur.
B- Kolesterol embolileri sıklıkla asemptomatik seyreder.
C- Amarozis fugaksta hasta gözüne yukarıdan bir perde indiğini ve bunun sonra geçtiğini ifade eder.
D- Kalsifiye emboli en selim tabiatlı ve geçici emboli tipidir.
E- Amarozis fugaksta ağrı görülmez.

Doğru cevap D seçeneğidir. Kalsifiye emboli fibrinotrombositer (amarozis fugaks tarzı emboli sebebidir) ve kolestrele bağlı emboliden çok daha tehlikeli olup kalıcı görme kaybı yapar.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 486-8

Soru 656
Hangisi santral retinal arter tıkanıklığının en sık görülen altta yatan sebebidir?
A- Ateroskleroz
B- SLE
C- Antifosfolipid sendromu
D- Retinal migren
E- Poliarteritis nodosa

Doğru cevap A seçeneğidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 488

Soru 657
Santral retinal arter tıkanıklığı ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- Görme kaybı akut ve şiddetlidir.
B- Japon bayrağı görünümü olur.
C- Retina beyaz görülür.
D- Merkezi görme tüm vakalarda parmak sayma düzeyinde kalır.
E- Optik atrofi ilerleyen dönemde gelişir.

Doğru cevap D seçeneğidir. Vakaların %20’sinde silioretinal arteriol bulunduğundan merkezi görme korunmuş kalabilir. Gros Marcus-Gunn amarotik pupillası görülür. Arteriol ve venüllerde daralma görülür. Tıkanıklık sebat ederse Japon bayrağı görünümü ve retinal beyazlaşma kaybolurken, retinal arterioler atenüe halde kalır. FFA’da koroidal arka plan retinal ödem tarafından maskelenir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 489

Soru 658
Retinal arter dal tıkanıklığı için hangisi yanlıştır?
A- En sık sebebi embolidir.
B- Görme alanı defekti konantrik şekildedir.
C- İç retina katmanları atrofik hal alır.
D- FFA’da arterin beslediği alanın perfüzyona kapandığı görülür.
E- Bazı vakalarda kanalizasyon sağlanırsa oftalmoskopik bulgu kalmayabilir.

Doğru cevap B seçeneğidir. Görme alanı kaybı altitudinal veya sektöryeldir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 490

Soru 659
Silioretinal arter tıkanıklığıyla ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- Silioretinal arter posterior silier sirkülasyon kökenlidir.
B- Tıkanıklığında solukluk arka kutba lokalizedir.
C- İzole hali sistemik vaskülitlerde görülür.
D- Dev hücreli arteritle birlikte yer aldığında prognoz çok kötüdür.
E- İzole silioretinal arter tıkanıklığı en kötü prognoza sahiptir.

Doğru cevap E seçeneğidir. İzole silioretinal arter tıkanıklığı iyi bir prognoza sahiptir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 490-1

Soru 660
Akut retinal arter tıkanıklığında hangisi tedavide kullanılmaz?
A- Hasta sırt üstü yatırılır.
B- Sert okuler masaj
C- Ön kamaraya parasentez
D- Sistemik acetazolamid
E- Argon LASER fotokoagülasyon

Doğru cevap E seçeneğidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 491

Soru 661
Sistemik hipertansiyona bağlı olarak gelişmeyen durum hangisisidir?
A- Retinal ven oklüzyonu
B- Traksiyonel retina dekolmanı
C- Anterior iskemik optik nöropati
D- Retinal arter makroanevrizması
E- Papilödem

Doğru cevap B seçeneğidir. Sistemik HT’a bağlı olarak oluşabilen okuler bulgular şunlardır; hipertansif retinopati ve buna bağlı bulgular (arterioler atenüasyon ve konstrüksiyon, Gunn arazı, Salus ve Bonnet belirtileri, papilödem, arteriyollerde bakır ve gümüş tel manzarası), retinal ven dal oklüzyonu, retinal arter oklüzyonu, iskemik koroid infarktları, retinal arter makroanevrizması, anterior iskemik optik nöropati, okuler motor sinir felçleri. Ayrıca eklampsi gibi akut HT durumlarında koroidal iskemi ve seröz retina dekolmanı görülebilir. İlaveten diyabetik retinopati üzerine olumsuz etkileride vardır.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 497


Soru 662
Hipertansif retinopati için hangisi yanlıştır?
A- Vazokonstriksiyon jeneralize olduğunda tespiti daha zordur.
B- Hemorajiler alev şeklindedir.
C- Seröz retina dekolmanı görülür.
D- Arteriyolosklerozun en önemli klinik bulgusu çaprazlaşma noktalarında görülür.
E- Elschnig spotları görülmez.

Doğru cevap E seçeneğidir. Hipertansif retinopati sebat ettiğinde kan-retina bariyeri bazı noktalarda yıkılarak vasküler permablite artışı ile sonuçlanır. HT’daki fundus tablosu sızıntı, vazokonstriksiyon ve arteriyoloskleroz ile karakterizedir. Vazokonstriksiyon jeneralize ve fokal arteriolar daralma ile karakterizedir. Jeneralize formun tespiti daha zordur. Sızıntı sonucunda alev şeklinde hemorajiler, sert eksüdalar ve retinal ödem gelişir. Optik sinir başında şişme HT’un artık malign fazda olduğunu gösterir. Fovea etrafında Henle tabakasında sert eksüda oluşumu ile maküler star gelişir. Arteriyoloskleroz damar cidarının kalınlaşmasına sebep olur. En önemli bulgu arterovenöz çaprazlaşma noktalarında değişikliklerin yer almasıdır. HT bulunmayan envolusyonel skleroz vakalarında da bu değişiklikler görülebilir. Sistemik HT’a bağlı olarak oluşabilen diğer okuler bulgular şunlardır; retinal ven dal oklüzyonu, retinal arter oklüzyonu, iskemik koroid infarktları (Elschnig spotları), retinal arter makroanevrizması, anterior iskemik optik nöropati, okuler motor sinir felçleri. Ayrıca eklampsi gibi akut HT durumlarında koroidal iskemi ve seröz retina dekolmanı görülebilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 495-7

Soru 663
Hipertansif retinopatide evre 3’te görülmeyen bulgu hangisidir?
A- Bakır tel manzarası
B- Papiller ödem
C- Bonnet belirtisi
D- Gunn arazı
E- Sert eksüdalar

Doğru cevap B seçeneğidir. HT retinopatinin sınıflandırması şu şekildedir. Evre 1’de; jeneralize arterioler atenüasyon ve arterioler ışık reflesinin genişlemesi görülür. Evre 2’de Salus belirtisi (çaprazlaşma noktalarında venlerin defleksiyonu), daha şiddetli arterioler konstriksiyon görülür. Evre 3’te ise bakır tel manzarası, Gunn arazı (çaprazlaşmanın her iki tarafında venlerin silinmesi), Bonnet belirtisi (venlerin arterovenöz çaprazlaşma noktalarını distaline dayanmaları), venlerin di açılı sapmalar oluşturması görülür. Alev şeklinde hemorajiler, cotton-wool spotler ve sert eksüdalarda görülür. Evre 4’te üçüncü evre bulguları ile gümüş tel manzarası ve disk ödemi görülür.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 497

Soru 664
Orak hücreli anemiye bağlı proliferatif retinopatide sea-fan neovaskülarizasyonu ilk olarak hangi evrede görülür?
A- Evre 1
B- Evre 2
C- Evre 3
D- Evre 4
E- Evre 5

Doğru cevap C seçeneğidir. Orak hücreli anemide proliferatif retinopati beş evreye ayrılır. Evre 1 periferik arterioler oklüzyon ile karakterizedir. Evre 2’de periferik arteriovenöz anastomozlar vardır. Perifer retina dolaşıma kapanmıştır. Evre 3’te deniz yelpazesi veya sea-fan neovaskülarizasyonu denilen anormal yapılar vardır. (Yeni damarlar retina sathı üzerinde düz olarak uzanır ve yelpaze şeklinde görünürler. Sadece bir arteriyol ve vene sahiptirler. Floresein sızdırabilirler) Bu neovaskülarizasyonların yaklaşık yarısı otoinfarktlar sonucu envolusyona uğrar. Kalanlar vitreus kavitesine çekilirse kanama yapabilir. Evre 4’te önemsiz travmalara bağlı vitreus içi hemorajiler gelişir. Evre 5 fibrovasküler proliferasyon, vitreoretinal traksiyon ve retina dekolmanıyla karakterizedir. Regmatojen dekolmanda gelişebilir. Tedavide rekürren vitreus hemorajisi gelişen hastalarda bunu engellemek için kapiller kapanma sahalarına scatter fotokoagülasyon yapılır. Bununla birlikte orak hücreli retinopatideki yeni damar yapıları otoinfarktlar sonucu envolusyon göstermeye eğilimli olduklarından diyabetik retinopatinin aksine genellikle tedavi gerektirmezler.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 498-9

Soru 665
Orak hücreli anemiye bağlı okuler tutulum ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- SS (orak hücreli anemi) formunun okuler komplikasyonları hafif seyreder.
B- SC (orak hücreli C hastalığı) formunun okuler komplikasyonları ağır seyreder.
C- SThal (orak hücreli talasemi) formu ağır okuler komplikasyonlar yapar.
D- Özellikle zencilerde görülür.
E- Neovaskülarizasyonların çoğu LASER fotokoagülasyon tedavisine gerek duyar.

Doğru cevap E seçeneğidir. Sağlıklı eritrositlere göre daha rijid olan ve bu nedenle vasküler tıkanıklık yapan hücreler (sickle cell) tıkanıklık sonucu oluşan asidoz ve hipoksiyle daha da rijid hale gelir ve bu durum kısır bir döngü oluşturur. Burada HbS ve HbC önemlidir. Bu anormal hemoglobinler HbA veya birbirleriyle kombinasyon oluşturarak ortaya çıkabilirler. AS (orak hücre karakteri) formu en hafifidir. SS (orak hücreli anemi)okuler komplikasyonları hafiftir. SC (orak hücreli C hastalığı) ve SThal (orak hücreli talasemi) ise ağır okuler bozukluklarla seyreder. Hemen tamamı zencilerde çok daha sık görülür. Tedavide rekürren vitreus hemorajisi gelişen hastalarda bunu engellemek için kapiller kapanma sahalarına scatter fotokoagülasyon yapılır. Bununla birlikte orak hücreli retinopatideki yeni damar yapıları otoinfarktlar sonucu envolusyon göstermeye eğilimli olduklarından diyabetik retinopatinin aksine genellikle tedavi gerektirmezler.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 498-500

Soru 666
Orak hücreli anemiye bağlı non-proliferatif retinopatide semptomatik lezyonlardan biridir?
A- Gümüş tel manzarası
B- Black sunburst
C- Maküler çöküntü
D- Somon renkli yamalar
E- Angioid streaks

Doğru cevap E seçeneğidir. Non-proliferatif retinopatideki lezyonlar asemptomatik ve semptomatik olarak ikiye ayrılabilir. Asemptomatik lezyonlar; venlerde kıvrım artışı (ilk oküler bulgulardan biri olup periferik arteriovenöz shuntlar yüzünden ortay çıkar.), gümüş tel manzarası (periferde görülür ve önceden tıkanmış arterioleri temsil eder.), somon renkli yamalar (ekvatorda yer alan ve bi arterşole komşu bulunanyüzeyel veya preretinal hemorajilerdir. Zaman zaman retinoskizis haline gelebilirler.), black sunburst (perifer retinadaki RPE hiperplazisi yamalarıdır.), maküler çöküntü belirtisi (sensoryel retinadaki atrofiye bağlı olarak maküler reflenin oval biçimli bir çöküntü göstermesidir.), bastırmadan beyazlanma sahaları, periferik retina yırtıkları (hemoraji veya dekolmana sebep olmadıkça asemptomatiktir.) semptomatik lezyonlar ise maküler arteriyoler oklüzyon (genelde kronik gelişir.), santral retinal arter ve ven oklüzyonu, koroidal vasküler oklüzyon (özellikle çocuklarda) ve angioid streaks.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 500

Soru 667
Prematüre retinopatisiyle ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- Retina gebeliğin 4. ayından sonra vaskülarize olur.
B- Nazal retinanın vaskülarizasyonu gebeliğin 8. ayında biter.
C- Temporal retinanın vaskülarizasyonunun tamamlanması postnatal döneme uzanır.
D- En uygun tarama zamanı 28-32. haftadır.
E- İntraventriküler hemoraji prematüre retinopatisi için risk yaratır.

Doğru cevap D seçeneğidir. Prematüre retinopatisi zamanından önce doğarak yüksek okisijen konsantrasyonlarına maruz kalmış düşük doğum ağırlıklı bebekleri etkileyen proliferatif retinopatidir. Retina gebeliğin 4. ayına kadar hiç vasküler yapı bulundurmayan tek dokudur. Bu anda sonra optik diskteki hyaloid damarlardan köken alan damarlar perifere doğru uzanırlar. Bu damarlar gebeliğin 8. ayından itibaren nazal perifere ulaşsalar da temporal perifere uzanmaları postnatal 1. ayı bulur. Bu non-vasküler temporal retina oksijen hasarına karşı çok hassastır. 32 haftadan önce doğmuş veya 1500 gr altında doğum ağırlığı bulunan ve oksijen tedavisi almış tüm bebekler prematüre retinopatisi için taranmalıdır. İntraventriküler hemoraji gibi sistemik komplikasyonları bulunan bebeklerde prematüre retinopatisi için risk altındadır. En uygun tarama zamanı 32-36. haftalardır. Daha öncesinde bunu yapmak pupilanın dilate olmaması ve tunika vaskülosa lentise bağlı vitreus haze’i nedeniyle çok zordur. Pupilla dilate edilirken %2.5 fenilefrin katkılı (veya katkısız) siklopentolat kullanılmalıdır.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 500-1, 503

Soru 668
Prematüre retinopatisinin evrelendirmesi ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- İlk zon maküla optik disk mesafesi kadar bir yarıçapa sahiptir.
B- İkinci zon temporalde ora serrataya uzanır.
C- Üçüncü zon temporalde yer alır.
D- Tutulumun yaygınlığı saat kadranı şelinde belirtilir.
E- Posterior fundusta venüllerde dilatasyon ve arteriyollerde kıvrım artışı artı hastalık olduğunu gösterir.

Doğru cevap B seçeneğidir. Aktif prematüre retinopatisinin şiddeti tutulum yeri, yaygınlığı, evreleri ve artı hastalığı bulumasına göre değişir. Retina merkezinde optik diskin bulunduğu 3 zona ayrıldığında birinci zon yarıçapı optik disk maküla mesafesinin iki katı olan zondur. İkinci zon nazalde ora serrata, temporalde ekvator yakınlarına kadar uzanır. Rezidüel temporal hilalden oluşan üçüncü zon ikinci zonun önünde yer alır. Tutulumun yaygınlığı saat kadranı şeklinde belirtilir. Artı hastalık ise posterior fundusta venüllerde dilatasyon ve arteriyollerde kıvrım artışı ile karakterizedir. Mevcut evreye “+” işareti konularak belirtilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 501

Soru 669
Prematüre retinopatisinin evreleri ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- Evre 1’de demarkasyon hattı göülğr.
B- Evre 3’te vitreusa doğru fibrovasküler proliferasyon görülür.
C- Evre 3 en sık 35. gebelik haftasında görülür.
D- Evre 5’te subtotal dekolman gelişir.
E- Dekolman tipik olarak bebek 10 haftalıkken meydana gelir.

Doğru cevap D seçeneğidir. Prematüre retinopatisi 5 evrede incelenir. Evre 1 (demarkasyon hattı) in ilk teşhis koydurucu belirtisi ora serrataya paralel uzanan ince, kıvrımlı ve beyaz bir hattın gelişimidir. Bu hat temporade daha belirgin olup avasküler immatür retina ve normal retina arasındadır. Evre 2 (yükselmiş kenar) ilerleme devam ederse demarkasyon hattı retina sathından yükselir. Kan damarlarının bu yükselmiş kenara girmesiyle neovasküler püküllenmeler görülebilir. Bu kenar arter-ven birleşim yerini gösteren bir mezenkimal shunttur. Evre 3 (extraretinal fibrovasküler proliferasyonlu yükselmiş kenar) ilerleme devam ettikçe retinal satıhtan vitreusa doğru fibrovasküler proliferasyon görülmeye başlar ve kenarın rengi pembeye dönüşür. Yaygın olarak retina ve daha az olarak vitreus hemorajileri görülür. Bu evre en sık 35. gebelik haftasında görülür. Evre 4 (subtotal retina dekolmanı) fibrovasküler proliferasyonun ilerlemesi devam ederse en uç periferden başlayarak santrale doğru yayılan traksiyonel retina dekolmanına sebep olur. Dekolman tipik olarak bebek 10 haftalıkken meydana gelir. Evre 5 total retina dekolmanıyla karakterizedir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 501

Soru 670
Prematüre retinopatisinin tedavi ve prognozuyla ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- Çoğunlukla retina dekolmanına ilerler.
B- Eşik seviyesi hastalıkta tedavi olarak kriyoterapi kullanılabilir.
C- Traksiyonel retina dekomanı vitrektomiyle tedavi edilir.
D- Pupillanın dilate olmaması dekoman gelitiğinin göstergesi olabilir.
E- Kısmi retina dekolmanı bulunan gözlerde spontan gerileme görülebilir.

Doğru cevap A seçeneğidir. Bebeklerin yaklaşık %80’inde prematüre retinopatisi spontan geriler. Bu durum kısmi retina dekolmanı bulunanlarda bile görülebilir. Nadir görülen retina dekolmanı gelişimi öncesinde şu bulgular görülebilir; artı hastalığın ilerlemesi, vitreus haze’i gelişimi, preretinal ve vitreus içi hemorajilerde artma, iriste gros vasküler genişleme ve pupillanın hiçbir şekilde dilate olmaması. Tedavide çeşitli yöntemler vardır. Bir ve ikinci zonlarda artı hastalık refakatinde birbiriyle birleşmiş durumda 5 saat kadranı ya da ayrı ayrı 8 saat kadranında extraretinal neovaskülarizasyon bulunması (evre 3) olarak tarif edilen eşik seviyesi hastalıkta avasküler immatür retinanın kriyoterapi veya LASER fotkoagülasyonla ablasyonu tavsiye edilmektedir. Gelişmiş traksiyonel dekolman için vitrektomi yapılsa da sonuçlar kötüdür.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 501, 503

Soru 671
Skatrisyel prematüre retinopatisi için hangisi yanlıştır?
A- Sekonder açı kapanması glokomu görülebilir.
B- Evre 1’de myopi vardır.
C- Evre 2’de psödoekzotropya görülebilir.
D- Evre 3’te orak şeklinde retinal katlanma görülür.
E- Evre 5’te subtotal retina dekolmanı görülür.

Doğru cevap E seçeneğidir. Aktif prematüre retinopatisi bulunan bebeklerin yaklaşık %20’si zararsız veya çok ağır olabilen skatrisyel komplikasyonlar gösterir. Genel olarak envolüsyon anındaki proliferatif hastalık ne kadar yaygın ve posterior yerleşimliyse skatrisyel prematüre retinopatisi de o kadar kötü bir şeklide karşımıza çıkar. Yine 5 evreye ayrılır. Evre 1’de retinal pigmenter bozukluk ve vitreus haze’i ile birlikte bulunan myopi vardır. Evre 2’de optik disk ve posterior retinanın traksiyonu ile birlikte bulunan ve psödoekzotropya sebebi olabilen temporal vitreoretinal fibrozis vardır. Evre 3’te çok daha ağır periferik fibrozis ve orak şeklinde retinal katlanmalar vardır. Evre 4’te kısmi retina dekolmanı eşliğinde retrolental fibrovasküler dokudan oluşan tamamlanmamış bir halka görünümü ortaya çıkar. Evre 5 total retina dekolmanı ve komple halka şeklinde retrolental fibrovasküler doku manzarası gösterir. Total dekolmanlı bazı gözlerde iris lens diyaframının öne ilerlemesine bağlı olarak bazen sekonder açı kapanması glokomu gelişebilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 503-4

Soru 672
İdiyopatik jukstafoveal retinal telenjiektazi için yanlış olan bilgi hangisidir?
A- En kötü prognozlu olan grup 3’tür.
B- Grup 1 genellikle unilateraldir.
C- Grup 1’de fotokoagükasyon fayda sağlar.
D- Grup 2 ve tip 3 bilateral görülür.
E- Grup 2 maküla temporalindeki retinanın 1 saat kadranından küçük bir alanını tutmuştur.

Doğru cevap E seçeneğidir. Grup 1; 2 tipe ayrılır. Tip 1a’da maküla temporalinde küçük bir alan tutulurken, tip 1b’de foveal avasküler zon kenarında 1 saat kadranı büyüklüğünde bir alanı tutmuştur. Grup 2’de parafoveal alanın yamamı tutulmuş olabilir. Grup 3’te bilateral perifoveal telenjiektazi ve kapiller oklüzyon vardır. En kötü prognoz bu grupta görülür.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 504-5

Soru 673
Leber’in milier anevrizmaları için hangisi yanlıştır?
A- Ortaya çıkışı ağır santral görme azalması şeklinde olur.
B- Genelde unilateraldir.
C- En sık nazal periferde görülür.
D- Tedavide kriyoterapi kullanılabilir.
E- Sert eksüdalar oluşturabilir.

Doğru cevap C seçeneğidir. En sık temporal periferde görülen venül ve arteriollerde iğ ve keseleşme şeklinde dilatasyonlar görülür.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 505

Soru 674
Coats hastalığı ile ilgili olarak hangisi yanlıştır?
A- En ağır retinal telenjiektazi formudur.
B- İlk bulgusu lökokori olabilir.
C- Retinoblastomdan ayrılmalıdır.
D- Retinitis pigmentosa hastalarında benzer durum görülebilir.
E- Çoğu vaka regmatojen retina dekolmanıyla sonuçlanır.

Doğru cevap E seçeneğidir. Coats hastalığı en ağır retinal telenjiektazidir. Her zaman tek taraflı olup erkeklerde sık görüllür. İlk dekadda lökokori, strabismus ve görme kaybıyla ortaya çıkar. Bu yaş ayırıcı tanıda önemli olan retinoblastoma göre dha geç bir yaş dönemidir. Erken dönemde telenjiektazik vasküler yapıların üzerinde yer aldığı intra ve subretinal sarı renkli eksüdasyon görülür. Az vaka spontan gerilese de çoğu ilerleyerek masif subretinal eksüdasyon geliştirir. Terminal dönemde eksüdatif retina dekolmanı ve retrolental kitleyle karakterizedir. Retinits pigmentosa hastalarının %3’ünde benzer bulgular görülebilir. Komplikasyon olarak sekonder katarakt, rubeozis iridis, üveit ve sekonder glokom görülür ve neticede fitizis bulbiyle sonuçlanabilir. Tedavide LASER fotokoagülasyon ve kriyoterapi erken dönemde fayda sağlayabilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 505

Soru 675
Retinal arter makroanevrizması için hangisi yanlıştır?
A- Hipertansiyon önemli bir risk faktörüdür.
B- FFA’da geç dönem sızıntı görülür.
C- Tipik olarak etrafında hemorajiyle çevrilmiştir.
D- Spontan envolüsyon görülmez.
E- En sık temporal damarlarda görülür.

Doğru cevap D seçeneğidir. Retinal arter makroanevrizması genellikle arteryel ağacın ilk 3 sırasında gelişir. Retinal arteriolün lokalize dilatasyonudur. İleri yaş hipertansif kadınlarda daha sık görülür. Genelde tek taraflıdır. Hastalığın ortaya çıkışı ya maküler eksüda, ödem veya hemoraji yüzünden santral görmenin sinsi kaybı ya da vitreus hemorajisine bağlı ani göme kaybı şeklindedir. En sık superior ve inferor temporal arkadlar boyunca meydana gelir. Tipik olarak vakaların yarısında optik disk büyüklüğünde hemoraji lezyonu çevrelemektedir. Vakaların %20’sinde sayı multipldir. FFA’da tipik görünüm makroanevrizmanın anında dolum göstermesi ve geç dönemde sızıntı göstermesidir. Tromboz ve fibrozisle spontan envolüsyon sık görülür. Kronik sızıntı retinal ödem sebebidir. Ruptür gelişirse retina ve vitreus içine hemoraji görülür. Maküler tutulum yok ve görme iyiyse takip yeterlidir. Ödem ya da eksüdasyon yok ve retinal ya da vitreus içi hemoraji varsa 1-2 ay takip edilir. Görmede azalma eşliğinde maküler ödem, sensoryel retinanın seröz elevasyonu ve eksüdasyon varsa ya lezyon üzerine ya da etrafına LASER fotokoagülasyon uygulanır.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 505-8

Soru 676
Anemilere bağlı retinal bulgulardan olmayan hangisidir?
A- Cotton-wool spotlar
B- Retinal hemorajiler
C- Leopar benekli retina
D- Roth spotları
E- Optik nöropati

Doğru cevap C seçeneğidir. Leopar benekli retina; iyileşmiş eksüdatif dekolmanlar, bazı lösemilerde göz tutulum ve angioid streaks hastalarında görülür. Optik nöropati sentroçekal skotom eşliğinde özellikle pernisöz anemilerde görülür. Roth spotları (ruptüre olmuş kan damarlarını tıkayan fibrin trombuslarını temsil ettiği düşünülen) beyaz merkezli intraretinal heömorajilerdir. Bakteriyel endokardit ve lösemilerde de meydana gelebilir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 374, 429, 509-10

Soru 677
Lösemide gözülen göz bulgularından olmayan hangisidir?
A- Retinal neovaskülarizasyon
B- Roth spotları
C- Black sunburst
D- Leopar benekli retina
E- Optik nöropati

Doğru cevap C seçeneğidir. Lösemilerde okuler tutulum daha çok kronik vakalarda görülür. Black sunburst (perifer retinadaki RPE hiperplazisi yamalarıdır) orak hücreli retinopatide görülür. Diğer görülen bulgular subkonjonktival hemoraji, hifema, hipopyon, iritis, iriste kalınlaşma, orbitopatidir.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 500, 510

Soru 678
Radyasyon retinopatisinde daha az görülen hangisidir?
A- Sert eksüdalar
B- Alev şeklinde hemorajiler
C- Retinal telenjiektazi
D- İskemik retinal nekroz
E- Mizuo fenomeni

Doğru cevap E seçeneğidir. Mizuo fenomeninin görüldüğü Oguchi hastalığında durağan niktalopi mevcuttur. Bu hastaların karanlık adaptasyonu 2-12 saat sürebilir. Bu fenomende fundus rengi ışığa adapte olmuş durumdayken altın kahverengisi renktedir. Bu durumdan karanlığa adapte olmuş haldeki normal renge doğru bir renk değişikliği görülür.
Kaynak: Kanski JJ. Klinik Oftalmoloji. Çeviri Ed.: Orağlı K.M. 4.Baskı. İstanbul. Nobel Tıp Kitabevi. 2001. Sf 443, 511-2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder